Arda’ya ilk vurulduğumuz an Hagi’nin golü sonrası kale arkasında büyük Galatasaray aşkını TEK YUMRUK, sessizce yaşayan küçük çocukluğuydu.
Bu kareyle büyüdü içimizde…
Gençlerbirliği maçında forması çamura bulandıkça,
ona çamur atmaya çalışanların karşısında dimdik duran milyonlar vardı,
her zaman yanında.
ona çamur atmaya çalışanların karşısında dimdik duran milyonlar vardı,
her zaman yanında.
Unutulmasın ki bugün anlamını unuttuğu bu duruşu;
“büyük kulüpler; kendilerini başarılarla değil duruşlarla gösterir” atfında bulunduğu bu kulübün taraftarları sayesinde öğrendi ve bu kulüp sayesinde hiçbir zaman başı öne eğilmedi.
ARDA!
Biz seni o sandık!
Aslında gidişinden anlamalıydık!...
Aslında gidişinden anlamalıydık!...
Bir tarafta Palermo’ya giderken verilen veda yemeğinde yüzü sararan, üzüntüden sesi titreyen Metin Oktay’ımız, diğer tarafta sen…
Galatasaray forması yetmezken yüzünü güldürmeye,
Atletico Madrid atkısı yetti kahkahalarla veda etmene…
Atletico Madrid atkısı yetti kahkahalarla veda etmene…
Bugün kendini Bülent Korkmaz ile karşılaştırma gafletine düşen Arda Turan’dan daha acı gaflete düşenlerin bizler olduğunu çok geç anladık.
Aslında Galatasaray’dan ayrılırken İmparator Fatih Terim için basın mensuplarına “Fatih hocaya bir parantez açmak istiyorum. O da Fiorentina'ya giderken ben bir Galatasaray taraftarıydım. Belki de en çok ağlayan üzülenlerden biriydim ama onun da bu ülkeyi en iyi şekilde temsil etmesi için o zaman belki doğru zamandı. O yüzden beni en iyi anlayacak kişi kendisidir. Fatih Terim’i aradım ama ulaşamadım.” diyerek gittiğin halde nasıl hesaplar içinde olduğunu görmedik.
Ta ki "Bu kulüpte çok sıkıntılar yaşadım. Gerçi şimdi çok mutlu çok huzurluyum" mesajın ile bizleri sarsarak uyandırana kadar...
Şimdi bir de Gündüz Kılıç’ın, Metin Oktay’ın Palermo’ya transferi sonrası Palermo başkanına yazdığı mektubu hatırlayalım;
“Ah sinyor! Belki sizce basit bir mukavele ile bağladığınız o insanın, size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz.
Gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun ve karakter sahibi bir insan. Herkese yardıma hazır bir hayırsever. Hayır Hayır. Bütün bunlar hiçbir şey değil. Siz Palermo’ya hiçbir klübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. Şimdi Palermo’ya kalben bağlı 30 milyon Türk taraftarınız var inanın.
Küçücük Türk yavrularından tutun da beli bükük ihtiyar Türk ninelerine kadar Metin’in başarılarına dua edecek, Metin’in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla Palermo’nun zaferlerini bekleyecek 30 milyon Türk dostunuz var artık.
Siz bu kadar üzerinde titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nereden bilebilirsiniz ki. Ne olur ona iyi bakın. Ona babacan davranın! Ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır Metin. Belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için…Eminim ki birkaç yıl sonra memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan Metin’in arkasından, siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Metin’imiz İtalya’da Allah’tan sonra size emanet sinyor…”
Gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun ve karakter sahibi bir insan. Herkese yardıma hazır bir hayırsever. Hayır Hayır. Bütün bunlar hiçbir şey değil. Siz Palermo’ya hiçbir klübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. Şimdi Palermo’ya kalben bağlı 30 milyon Türk taraftarınız var inanın.
Küçücük Türk yavrularından tutun da beli bükük ihtiyar Türk ninelerine kadar Metin’in başarılarına dua edecek, Metin’in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla Palermo’nun zaferlerini bekleyecek 30 milyon Türk dostunuz var artık.
Siz bu kadar üzerinde titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nereden bilebilirsiniz ki. Ne olur ona iyi bakın. Ona babacan davranın! Ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır Metin. Belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için…Eminim ki birkaç yıl sonra memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan Metin’in arkasından, siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Metin’imiz İtalya’da Allah’tan sonra size emanet sinyor…”
Bizler “Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba” sözlerinin sahibi Metin’imizin yarısı kabul ederken seni,
sen bize ihanet edenleri ne kadar sevdiğini her ortamda dile getirmekten hiç çekinmedin.
Buna rağmen sırtımızı dönmedik.
Bugüne kadar, şimdi senin dile getirdiğin vefasızlığın kurbanı hep bizler olduğumuz halde, konduramadık sarı-kırmızı yerine 'abi' dediklerinin peşinden gideceğini.
sen bize ihanet edenleri ne kadar sevdiğini her ortamda dile getirmekten hiç çekinmedin.
Buna rağmen sırtımızı dönmedik.
Bugüne kadar, şimdi senin dile getirdiğin vefasızlığın kurbanı hep bizler olduğumuz halde, konduramadık sarı-kırmızı yerine 'abi' dediklerinin peşinden gideceğini.
"Büyük kulüpler sadece başarılarla değil duruşlarıyla da kendilerini gösterir."
Büyük futbolcular da öyle...
Kimilerine göre başarısız bir dönemden geçen kaptanımız Sabri her maç sonrası 3'lü çektirmesi için sahaya çağırılıyorsa eğer;
vefasızlık ve duruş kavramlarını herkesin yeniden gözden geçirmesi gerekmez mi?
Vefanın anlamını bilmemekle suçladığın Galatasaray taraftarının en büyük suçu buydu aslında;
Bizim de en büyük acımızdır vefasızlık. Hep dillerdedir…
Futbolcuların en çok dem vurduğu konuda asıl ağzı yanan taraftarları anlayan hiçbir zaman olmamıştır, inancımız yok, olmayacaktır da…
Futbolcuların en çok dem vurduğu konuda asıl ağzı yanan taraftarları anlayan hiçbir zaman olmamıştır, inancımız yok, olmayacaktır da…
Oysa bizim de kalbimiz BURUK’tu. KORKMAZ’dık sevmekten hiç birini. Yolumuzdan asla ŞAŞ’madık biz. ŞÜKÜR’ler olsun ki her zaman sevdik Sarı-Kırmızıyı.
Sadece dünyaya ÜN SAL’dığımız zamanlarda değil üstelik, dipteyken de gurur duyduk Galatasaray’ımızla. Peki ya ‘vefasızlık’ bu cümlelerde de kendini göstermedi mi?
Sadece dünyaya ÜN SAL’dığımız zamanlarda değil üstelik, dipteyken de gurur duyduk Galatasaray’ımızla. Peki ya ‘vefasızlık’ bu cümlelerde de kendini göstermedi mi?
Ve sözün bittiği an...
“Bu kulüpte yemek verilmediği zamanlar oldu.”
“Bu kulüpte yemek verilmediği zamanlar oldu.”
Kale arkasında kaldırdığı o yumruk şimdi milyonların boğazına bu cümleyle inmiştir.
“Bu kulüp dediğin Galatasaray’dır Arda efendi. Yemek verilmemiş. Adamlık, sporculuk, takım ruhu karnı açken cebinde son kalan bozuklukları birleştirerek servis arabasına ancak 15 TL’lik mazot alarak antrenmana gitmektir. Şartlar ne olursa olsun kulübüne ihanet etmemektir. Sen de haklısın yemek verilmediği için açlıktan gözün kararmıştır görememişsindir Engelsiz Aslanların Galatasaray için verdiği savaşı...” Sedat İncesu
...bu hayAt buRaDA biter...
'G'heorghe Hagi - 'OZ' Büyücüsü - 'P'opescu
10 yorum:
Vefa İstanbul'da bir semt ismi olmaktan ileri gitmiyor bazen... gerçkten çok yerinde bir yazı olmuş.. teşekkür ediyoruz yazarlarına..
aferin canolar cok begendim :)
Hislerime tercüman olan bir yazı. Şu mutlu mesut günlerimize tuz biber ektin Arda. Oralarda mutlu isen bakma ardına, bizi bizimle bırak.
evet belki çok haklısın ben de bir gs li olarak buruğum ama arda da haklı beyler. o da içinde haklı. duyguları olan bir insan olarak haklı. çünkü, o gs için çırpınırken sevgilisine kadar iki magazinde görünmesine kadar herşeyi eleştirildi sorgulandı. bu ne biçim oyuncu denildi. oysaki o gs için en güzel oyunlarını oynuyordu ve onu yüzde yüz savunan kimseler yoktu. fb liler şikeci başkanlarını bile kayıtsız şartsız delicesine savunurken gs li ardayı gs taraftarları hiçbir şekilde savunmadı. gazetecilerin medyacıların rating oyunlarına geldi gs liler. oyuna geldik. ve ardayı günden güne küstürdük. gazeteler arda iyileşti ama oynamıyor dedi sorgusuzca inandık ardaya küfürler ettik. hakan şükür arda oynamak istemiyor galiba dedi ve hemen atladık oysaki hakan şükür tv8 de katıldığı bir programda daha olaylardan 1 ay öncesinde ardayı sevdiğini ama pek tanımadığını söylemişti. arda her küfür yediğinde her tepki gördüğünde her haberi çıktığında günden güne kinlendi. kızgındı gs ye, kırgındı. onarılmayı bekledi onaran çıkmadı. taraftar arda diye bağırmadı. ne zamanki arda gidiceğini açıkladı büyük kaptan diye bağırıldı -yapmacık bir şekilde-. arda buna da kırıldı beyler. iyi oynadığı için hazır bir de iyileştiği için takıma yararı olucak diye bağırıldı o gün "büyük kaptan arda turan, yerin galatasaray" diye. o güne kadar nerdeydiniz? ardanın kalbi gs sevdasıyla doluyken, fıstık gibi oynarken onun kaptanlığı tartışılıyordu o zaman nerdeydiniz? 3-5 milyon yetermi? tüm taraftarlar nerdeydi? arda hep destek bekledi ama destek hep köstekle birlikte geldi. o da yetti dedi gitti. evet bu takımdan onca yıllar süren başarısına aldırılmadan üç beş ay başarısız oldu diye bülent korkmaz gönderildi, o da buruk gitti. bu takımdan hagi küfürlerle gönderildi. haberlerde izlerken havaalanı görüntülerini gözlerim doldu. tek bir uğurlayan bile yoktu, tek bir kişi bile. ne için? adamın teknik direktörlüğe yeteneği yok diye mi? takımı iyi yönetemedi diye mi? iyi güzel haklısınız da onca yıl uğruna, uefa kupası uğruna, sırf yarım yıl başarısız oldu diye bu yapılır mı insana? 2005te de aynısını yapmadık mı? o 2011 de küskünlükleri unutup yine geldi yine adeta tekme tokat göndermedik mi krallarımızdan birini? bizdeki vefasızlık değil de nedir söyler misiniz? ardanın açıklamaları talihsiz evet, ama kızgınlıkla kırgınlıkla söylendikleri o kadar belli ki. hala laf sokmaya çalışıyor değer bilmediniz diye, kırgın, kalbinin onarılmasını bekliyor. arda vefasız da biz neyiz? küfrettiğimiz fenerliler adamlarını ölesiye savunuyolar bu yıl gördük ki haksız olmalarına rağmen yine de gönül vermişler savunuyolar. gs taraftarı ise gittikçe hissiyatsızlaşıyor. krallarımız ayaklar altına alınıyor. üzülüyorum, fatih terime de aynısı yapılacak, diğer krallara da yapılacak ve bir gün bir de bakıcaz ki kral kalmamış. millet kral denilemeyecek adamlarına heykeller dikiyor bizse gerçek kralları paramparça ediyoruz. gs taraftar ekolü bozuluyor. bir fb taraftarındaki bağlılık, bir bjk taraftarındaki aşk yok bizde. başarılı olan kral, başarısız olan çöpe. sonra krallar da zamanı geldiğinde çöpe. bu ne biçim ekol oldu, açıklayın? şanlı bir tarihimiz var, tarihimizin içine etmeyin. başarılar geçicidir, güvenilmezdir. bugün başarılısındır yarın başarısız öteki gün tekrar başarılı. ama ardanın da dediği gibi duruşlar önemlidir. ve gs taraftarının eskiden bir duruşu vardı. asaletli duruş. şanlı duruş. aşk dolu duruş. gs ruhunu kaybediyor. kaybettiriyoruz... başarısızlıklardan dolayı değil duruşumuzdan dolayı küçülüyoruz. bir gün yine uefa kupasını alabiliriz imkansız değil ama o gün o kupayı öpecek adam bulamayabiliriz, işte o gün anlarız hatalarımızı da iş işten geçmiş olur.
‘Arda da haklı beyler’ ile başlayan bir yazı olsa da önyargısız okumaya çalıştık bu yorumu. Arda’nın her şeyi eleştirilmiş olabilir. Eleştirilecek bir yaşam tarzına sahip olması kendi seçimiydi sanıyorum.
Fenerliler ile yapılan karşılaştırmaya asla katılmıyorum. Bu farkı görüyor ve zaten “evet, farkımız bu” diyorum.
Hele ki ‘GS taraftarı GSli ardayı hiçbir şekilde savunmadı’ düşüncesini hayretle karşılıyorum. Yukarıya eklemeye çalıştığımız pankartlar bugüne kadar kime nasip oldu bu ülkede? Arda’ya kim laf atsa, o hafta ona küfürler savrulmadı mı tribünlerde? Hem de toplu halde. Galatasaray taraftarı kimsenin oyununa gelmedi. Arda’nın Galatasaray’a hele hele Galatasaray Taraftarlarına kinlenme hakkı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yazımızda da anlatmaya çalıştığımız gibi bizler ona hiçbir zaman arkamızı dönmedik!
“Onarılmayı bekledi ama onaran çıkmadı” nasıl diyebiliyorsunuz aklım almıyor. Taraftar resmen ağladı kaptanımız bizi bırakıp gitmesin, sözünü verdiği gibi kupa kaldırmadan gitmesin diye. Yapılacak kıyaslama varsa bu kıyaslamayı Terim’in yaşadıkları ve Baba Gündüz’ün hüzünlü mektubu ile yapmayı tercih ettik. Aslında her şeyi anlatıyordu aradaki fark. Nasıl “yapmacık bir şekilde” diye yorumlarsınız . Tribünleri yakından takip ediyor musunuz merak ediyorum. Arda kaptan olduğu günden beri “Büyük Kaptan Arda Turan” olarak çağrılmıştır. Bu konuda çok büyük bir yanılgı içindesiniz, emin olun.
Hagi konusunda umuyoruz yakın zamanda hislerimizi dökeceğiz. Söylediğiniz şey bizim de en derin acılarımız arasındadır. Ancak Hagi dahi hala “Galatasaray benim evim. Elbet bir gün yeniden geri geleceğim.” diyorsa, Arda’nın söyledikleri daha da çok düşündürmeli. Değil mi?
Bazı haksızlıklar var evet! Ama bunu söyleyebilecek kişi Arda değil!
Arda’ysa bile, o cümlelerle ifade edilemez.
“Bu kulüpte yemek verilmediği zamanlar oldu” cümlesinde ‘bu kulüp’ten çok ‘yemek verilmediği zamanlar oldu’ya takılanlardanız biz. Cümlenin “büyük kulüpler başarılarla değil duruşlarıyla gösterir” ile devam etmesiyle yıkılanlardanız. Bu cümleler kızgınlıkla, kırgınlıkla söylenebiliyorsa bizler de kızgınlıkla yeterince terbiyesizleşebilirdik. Yapmıyoruz, yapmayacağız. Bu cümleler çok ağır. Lütfen bir kızgınlık anı diye geçiştirmeyin. Bahsi geçenin Galatasaray olduğunu unutmayarak dinleyin Arda’nın konuşmalarını.
Yazımızda Sabri Kaptan örneğini “başarısız olanın çöpe” olmadığını hatırlatmak için özellikle eklemiştik.
Galatasaray’ın hala asaletli, şanlı, aşk dolu duruşu vardır!
Bu duruşa kimsenin laf edemeyeceğini, “büyük kaptanımız” dediğimiz kişinin bile buna hakkı olmadığını dile getirmek için döktük içimizi zaten.
Ve asla küçülmüyoruz.
UEFA kupasını bir gün bir daha asla alamayacak olsak bile, stadda yerini alacak olan binlerce aslan yürek adına yazıyorum bu yanıtı!
Kusura bakmayın. Neredeyse hiçbir yerine katılmasak da yayınlıyoruz elbette ki görüşlerinizi.
Yine de yorumunuz için teşekkür ederiz.
Blog sayfamızı seçerken “her şey senden sonra gelir” dediğimiz şey Galatasaray’dı.
Kimse ama hiç kimse Galatasaray’dan büyük değildi. Olamaz da…
--
'G'heorghe Hagi
Evet, bir tarafta Arda Emre'yle gülümsüyor, bir tarafta Sabri boğazına sarılmış.. Aslında Arda'nın yapması gereken de oydu değil mi? Ne kadar antifbli olursa o kadar Galatasaraylı olacaktı. Bu kadar futbolu takip ediyormuş gibi blog açıp da hala Arda'nın her fırsatta gözümüze soktuğu Galatasaray'lılığını tartışabiliyorsunuz ve bunu yaparken de koyduğunuz fotoyla içinizdeki niyeti ortaya çıkarttığınızı fark etmiyorsunuz ya, gülünecek durumdasınız gerçekten. Siz böyle devam edin. Bir gün biri Emre B.'yi öldürürse onu da sorgusuz sualsiz Galatasaray ikonu kabul edersiniz siz. Sanki bundan önce takımdan kimse ayrılmamış, bugün tapılan Hasan Şaş Liverpool'dan daha fazla para almak amacıyla transferini 1 sene geciktirdiği için transferinin yattığını kendi söylememiş, Fatih Terim bile bu takımı Avrupa'ya gitmek için bırakmamış gibi, ucuz "bıraktı da gitti" edebiyatı ile aklınca eleştirmeye çalışan bir kısım Galatasaray taraftarının internet ve blog görmüş versiyonundan ibaretsiniz. Cevabınız varsa yayınlayın bunu, ama yok biliyorum..
Keşke yazıyı okusaydınız. Anlaşılan o ki sadece fotoğraflara göre yorum yapılmış.
Eğer okusaydınız burada anlatılanın Ardanın antifb'liği olmadığını görürdünüz. Arda'nın Galatasaray'dan BU KULUP diye bahsetmesi, hırslarının Galatasaray sevgisinden ne kadar büyük olduğunu göstermiştir.Bu durumda, bir zamanlar o her fırsatta dile getirdiği Galatasaraylılık sammimiyeti de sorgulanır,tartışılır.
Yine eğer okusaydınız, ''Yolumuzdan asla ŞAŞ'madık.. peki ya ''vefasızlık'' burada kendini göstermedi mi? '' cümleleriyle verdiğiniz örneği aslında bizim de dile getirdiğimizi görebilirdiniz.
Yapılan ''bıraktı da gitti'' edebiyatı değildir. Lütfen gazetedeki haberleri sadece manşetten takip eden versiyondan ibaret olmayalım.
-P'opescu-
Siz her ne kadar “evet, bir tarafta Arda Emre’ye gülümsüyor” cümlesiyle başlayan ve aynı doğrultuda devam eden bir yorum yazmış olsanız da bu yazının odak noktası ne Emre Belözoğlu ne de Arda’nın antifbliliğidir. Bu yazı ben Galatasaray’da doğdum burAda büyüdüm burAda Arda oldum diyen bir insanın gitmesinden çok kısa bir süre sonra bunları hiç söylememiş gibi yorumlar yapmasıdır. Kendisinin her zaman her mekan ve her koşulda arkasında duran sizin “bir kısım” diye adlandırdığınız ama hem nitelik hem nicelik bakımından duruşunu asla bozmayan Galatasaray taraftarını hiçe saymasıdır, belki de bugüne kadar çok kısa sürede çok az fıtbolcuya nasip olmuş bu sevgiyi bu sahiplenmeyi, bu aidiyeti görmezlikten gelmesidir. Bu takımda doğup büyümediği halde ülkesine döndükten sonra bile her fırsatta bizleri her kitleden üstün tutan, Galatasaray’dan artık hiçbir çıkarı kalmamış olmasına rağmen “Galatasaray taraftarına gelince, onlar başka bir gezegenden” diyen -ne yazık ki- eski futbolcularımız da var bizim. Biz Arda’dan bunu bile beklemedik, sadece sussun istedik. Ne iyi ne kötü hiçbir şey söylemesin. O çok yakındığı stresten uzak, futbola yakın bir hayatı olsun. Yazınızın ilk cümlesi olarak seçtiğiniz bu talihsiz söylem, sadece tek fotoğrafa odaklanmaktan öteye gidememiştir ki onu bile ne kadar doğru yorumladığınız tartışılır. Kaldı ki o fotoğrafın eklenme amacı da Arda’nın abisinin o çok bahsettiği Fenerbahçe sevgisinden daha büyük olan Galatasaray nefretidir. İlk cümleden daha talihsiz bulduğum ”Bir gün biri Emre B.'yi öldürürse onu da sorgusuz sualsiz Galatasaray ikonu kabul edersiniz siz.” cümlenize gelince… Futbolu ya da taraftarı olduğunuzu düşündüğüm takımı ve taraftarlarını çok iyi takip etmediğiniz aşikar. Zira zamanında “Katil Emre” diye bağıran zihniyetin yönetimi kendisine takım emanet edip, kaptan ilan etmiştir. Ucuz hesapların peşinde olanın kim olduğunu oturup düşünmesi gerekenin bizler olmadığı ortadadır. Gördüğünüz gibi verecek cevabımız her zaman vardır gönül isterdi ki bizim cevabımızın olduğu gibi sizin de bir adınız olsaydı…
---
‘OZ’ Büyücüsü
"evet belki çok haklısın ben de bir gs li olarak buruğum ama arda da haklı beyler" ile başlayan yazıyı yazan kişi benim diğerleri ben değilim ilk olarak onu söyleyeyim. adım da deniz. ben size katılıyorum aslında ama ben olaya iki taraftan da bakabiliyorum. siz kesinlikle haklısınız ama benim direttiğim ardanın da kendi açısından bakıldığında haklı olduğu! arda o cümleleri tamamen kırgınlıkla kullandı. bunu nasıl gözardı edersiniz? eminim ki gs taraftarından gönlünü almasını bekliyor ve yıllar içinde galatasaray a bir gün tekrar dönmek ve şampiyonluk kazanmak isteyecek... düşüncelerini o şekilde dillendirmesinin sebebi,o hışımla söylediği sözlerin sebebi çok açık ki kırgınlık ve kızgınlık. anlatmak istediğim bu! adam durup dururken kırılmadı heralde değil mi? dedim ya bütün gs taraftarı demiyorum bi kısmı diyorum. bi kısım taraftar ki ardaya küfürler etti, bi kısım taraftar ki rating uğruna çıkan haberlere söylenenlere inandı, arday harcadı. bundan bahsediyorum. biz aziz yıldırımın ağzına şu lafı verdik beyler; aziz yıldırım bir demecinde şunu diyebildi: "biz ardaya bunu yapmazdık. arda bize gelseydi böyle olmazdı. gs ardanın kıymetini bilemedi." fb taraftarları dediklerimiz, şike artık kanıtlanmış binlerce belgeyle ama hala şikecileri delicesine savunuyorlar. bunlar neyin peşinde diyorum. sonra düşünüyorum bu nasıl bir aşk diye... bizim savunmamız gereken şikeci de diildi farkındaysanız, bizim savunmamız gereken sevglisiyle haberleri çıkan sakat olan genç yaşta kaptan olan ardaydı. ve biz ardayı başarısızlıklar yüzünden harcadık! resmen harcadık, her krala yaptığımız gibi. haginin giderkenki havaalanı görüntülerini izlediğimi söylemiştim, yanında tek kişi bile yoktu, bir yardımcı bile yoktu. hagiye gönül vermiş tek bir taraftar bile yoktu. ona güle güle diyecek tek kişi bile. az şey mi bu? skandaldır benim gözümde! ve unutun şunu hagi bir daha gelmeyecek. ne için gelsin yine adeta tekme tokat gönderilsin diye mi? ayrıca hagi giderken gazetenin tekine röportaj verdi "galatasaray eskisi kadar büyük değil" dedi. bizim o kadar vefasızlığımızdan sonra bunu da yadırgamıyorum ben. hagi de kırgın gitti beyler. çok kişiler gitti kırgın, çok kişileri küstürdük biz. normal bir zamanda ardaya mükemmel oynadığı için teklif gelmiş de gitmiş olsa bence buna diyecek laf yok, futbol oyundur ve oyunun kuralı budur. hayat böyle işliyo. fatih terim de zamanında gitti avrupaya. normal. hayat! ama arda öyle gitmedi ki; arda kaçarak gitti, küskün olduğu için gitti, ve giderken bizi de küstürdü. yineliyorum. ardanın o sözleri sarfetmesini sağlayan onun kırılmış kalbidir. o sözleri söylemesin ben de isterdim bunu da belirteyim, ben de üzgünüm. keşke böyle olmasaydı. ama artık nafile... "büyük kaptan arda turan senin yerin galatasaray" dediğimizde iş işten geçmişti, olan olmuştu. tekrarlıyorum o güne kadar -tüm- taraftar nerdeydi? ve inanın, kırık kalpler durağında inecek varsa orda arda da olucak, ne derseniz deyin.
siz farkında mısınız artık kralımızın olmadığının? eski krallarımızı da bir bir harcadığımızın farkında mısınız? takımlar adamlarıyla yüceliyor, krallarıyla devleşiyor, bu yeni oluşturduğumuz ekolle nereye varıcaz biz? melo gol atıp aslan taklidi yaptığında gururlanan biz değil miyiz yoksa? tezatlar... yanlışlıklar... hatalar... valla üzülüyorum. şurda vaktimi şu yazıyı yazmak için harcıyorsam sebep budur.
E super :))
Yorum Gönder